16 Ağustos 2016 Salı

Dünyayı Değiştirmek...



Dünyanın yaradılış aracı oldu bir kadın, sebebi şüphesiz bir amaçtı Tanrı'nın… Cennet’ten kovup, cenneti serdi ayakuçlarına kadınların. ''Eğer dünyayı değiştirmek istiyorsan, bir kadını sev, gerçekten sev...'' diye yazıyor sayısızca okuduğum bir yazının başı...

Eğer gerçekten değişmek istiyorsan ruhuna katıp her hissini; içinde, en derininde eriterek sevmelisin bir kadını. Sevdikçe demlensin diye kalbin,  bolca izlemelisin gülüşünü... Bolca sevgini yüklemeyi bilmelisin onun kalbinin en mahremine... Sevdin mi bir kadını;  kanın kaynamalı. Kaynadıkça yüreğin onunla, karışmalı nefesin onun ruhuna. Değince nefesin ona, can bulmalı aldığın her soluk onun soluğuyla. Yeniden doğan bir bebek gibi,  yeniden başlamalı yaşamaya... Yeniden biriktirmeyi öğrenip,  yeniden büyümeli onunla. Eğer dünyanı değiştirmek ise amacın,  baştan aşağı sevilmeli bir kadın...

Eğer dünyanın en merkezi olup,  yörüngesi güçlü bir kayboluş hikayesi ile dans edercesine ayaklarını yerden kesmek ise amacın;  bir adama aşık olmalısın. Elinin dokunmayacağı bir hızla takip etsen de ardından,  bir adama aşık olmayı tatmalısın. Tattıkça ruhunun en ücra köşesindeki sevgiyi, kadeh kadeh içip, içini onda dağıtmalısın. Her zerrini vücuduna yayarak, bir adamdaki sarhoşluğun tadına varmalısın... Ayaklarını yerden kesip, sevmenin ne olduğunu anlamak ise gayen, bir adama aşık olup; yörüngenden çıkmalısın. Aşkı tatmak ise amacın evreni olmalısın bir adamın...

Kadın gibi kadın, adam gibi adam olmalısın. Dimdik durabilmeli, gök kubbeye elinden tutup yükseltmelisin aşkı. Çırılçıplak olmalı yüreğin; yeni doğmuş gibi...
 Öncesiz, anısız, ansız,
Ve sonrasız…





Sevgiler

Jess




6 yorum: