https://www.youtube.com/watch?v=KR7HBw9QPAs
Kadının kulaklarında
adamın en sevdiği şarkılar çınlıyordu... Sesindeki fısıltı ile zamanın
derindeki yaralarına dokunuyor ve kaldırıyordu kabuklarını. Aklının binlerce
köşesine sığdırdığı adamla kayboluyordu aldığı her darbede...
Hava soğuktu…
Endişe kokuyordu rüzgar... Bir elinde kahve, bir elinde kalemle yazıyordu çokça
biriktirdiği adamı. Yazdıkça kazınıyordu kuyular, yazdıkça uzaklaşıyordu zaman…
Mevsim hüzünden bozma bir haldeydi. Haylazca ilerliyor ve ilerledikçe
dağıtıyordu bedenini…
‘’Aslında aşk da
yoktu… ‘’ dedi adam, gözlerinde beklenti kokan kadına… İrkilen kadın değil,
adamın kalbiydi oysa. Baştan aşağı aşk kokan bir adam, baştan aşağı yok
saymıştı kendini söylediği aforizmalarla…
‘’Aslında...’’
derken derince ve yüzyıllarca düşünmüştü belli ki cevabından kendisinin bile
korktuğu ve fazlaca hissettiği bu karmaşık duyguda. Hayran bırakan
dudaklarından çıkan her cümleyi bilirdi kadın oysa.
Anlardı…
Adam söyleyip kaçardı, kadın saatlerce
düşünür ve sonrasında sayfalarca adamı yazardı. Kadın bilirdi cebinde dolu kelimeler
ile geleceğini adamın. Getirdiği her kelime ile dans edip, kazırdı kalsın diye
sayfalarına elindeki kağıtların. Adamda biriken milyonlarca kadın… Kadında
biriken milyonlarca hasret dolu yığın…
Adamı izledi uzaktan sessizce kadın…Elindeki kesik uçlu dolma kalemin çizdiği titrek çemberleri boyarken kaçırdı gözlerini adam. Düşündü kendi derininde… Kaleminin kestiği milyonlarca anı vardı süzülen her mürekkepte. Kadın biliyordu… Kadın bildikçe su’suyordu adama sonsuz bir kuraklık mevsiminde. Adam bakışlarını eğdiği deftere uzun süre baktı, kalemi ile yaşamlar inşa eden adam; kendine çoktan geç kalmıştı… Kadın kazdığı kuyularda derin bir nefes aldı. Bu sefer susar vaziyette, sessizce… Bilirdi… En çok sessizliği incitirdi adamı. İncinmişliğinin ardına sıraladığı sessizlikleri ile kapadı kuytularını.
Adamı izledi uzaktan sessizce kadın…Elindeki kesik uçlu dolma kalemin çizdiği titrek çemberleri boyarken kaçırdı gözlerini adam. Düşündü kendi derininde… Kaleminin kestiği milyonlarca anı vardı süzülen her mürekkepte. Kadın biliyordu… Kadın bildikçe su’suyordu adama sonsuz bir kuraklık mevsiminde. Adam bakışlarını eğdiği deftere uzun süre baktı, kalemi ile yaşamlar inşa eden adam; kendine çoktan geç kalmıştı… Kadın kazdığı kuyularda derin bir nefes aldı. Bu sefer susar vaziyette, sessizce… Bilirdi… En çok sessizliği incitirdi adamı. İncinmişliğinin ardına sıraladığı sessizlikleri ile kapadı kuytularını.
Kadın gitti…
Adam başını
kaldırıp seyretti,
Zaman tükendi…
Adam yeni fark
etti;
Kadın, adam ve
zaman aslında birdi.…
Sevgiler....
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder