'' Gözleri gökte olsaydı,
yıldızlar da onun yüzünde / Utandırırdı yıldızları yanaklarının parlaklığı / Gün
ışığının kandili utandırdığı gibi tıpkı…'' der Juliet i anlatırken Romeo. Nefestir
aslında, ölümle gelmiş olan ama ölümsüzleşen aşkı satırlarında. Ve bu satır
aralarına gizli binlerce duygunun vücut bulduğu bir aşkın, izdüşümüne denk gelir
Verona… Gökyüzünüzü oluşturan o sevgi yıldızlarının avuç içlerinize düşüp,
kendinizi ortaçağ aşklarının ortasında bulduğunuz efsanevi bir gemidir aslında… Tıpkı ruhunu geçmişe kilitlenmiş güzel bir kadın gibi; Ama kalbini şimdiye bahşetmiş aşık bir şehir misali…
Verona,
kuzeydoğu İtalya'nın, Veneto bölgesinde alan küçük ve şirin bir yerdir.
Çok popüler bir şehir olmamasına karşın, kuzey-doğu İtalya'nın en
önemli turizm merkezlerinden de biridir. Bunun başlıca nedeni kültürel
birikimi, mimarî ve tarihi eserlerinin çekiciliğidir. Yaz aylarında Klasik Romalılardan
kalma antik Arena’da verilen opera konserleri ve tiyatrolar ise tek kelime
ile enfestir! Verona'da bulunan tarihî binaların değerleri ve önemleri
dolayısıyla Verona şehri Unesco Dünya Mirasları listesine dahil edilmiştir.
Verona'nın havadan çekilmiş fotografları şehrin Antik Romalı şehir planlama kurallarına uyarak birbirine dikey olarak kesişen sokaklardan oluştuğunu açıkca göstermektedir. Yapılan arkeolojik araştırmalar bu yollar altında Romalı yollarının bazalt taşlı kaplamalarının değişmeden bulunduğu bunun da kanıtıdır.
Şehire ayak bastığınız ilk yer Bra Meydanı'dır. Buraya giderken,
o tarih kokan kapıdaki saat kulesine göz kırparak girdiğinizde, bir
sesin; '' Zaman eskise de, Verona hala genç ve güzel bir kadın... '' dediğini
duyarsınız. Ardından; '' Hadi gez burayı… Sonra bir gün sevdiğin adamın kap elini ve yine gel! '' şeklinde fısıltıları ile her yolun aşka çıktığını
anlarsınız… Çünkü Aşkın başkentidir burası! Yollarında içtiğiniz efsaneler ile
sarhoş olup, bu büyü ile tekrar tekrar bağlanacağınız bir yerin, Romeo ve
Juliet'in mabedidir…
Şehire hava alanı ve demir yolu ile ulaşım
oldukça basittir. Zira cidden çok yakın ;) Trenden inince, dışarıda bulunan otobüslerden, ‘’Centro’’ yazana bindiğiniz anda
Arena’da iniyorsunuz. İndiğiniz şeritte bulunan turist bilgi alma noktasından
haritanızı kapıp, gerekli rotaları ve görmeniz gereken yerleri öğrendikten sonra ver elini Verona ;)
İlk olarak yolun karşısında sizi
selamlayan Arena’yı seyre dalıyorsunuz. Collesium'a benzer bir yapıyı
görünce kendinizi bir anda Roma’da hissediyorsunuz. Burası dünyadaki 3. büyük amfidir ve yaklaşık 1 asırdır aralıksız olarak
düzenlenen Opera Festivali’ne ev sahipliği yapan Verona’nın en önemli
yapılarındandır. Mazisi ise 1. yüzyıla kadar dayanmaktadır. Arena 15.000 kişiye
ev sahipliği yapabilecek kapasitededir. Bende daha önceki gelişimde, bir konsere
denk gelip, bu müthiş havayı tatmıştım. Şiddetle tavsiye ederim! Bura aslında ilklere de ev sahipliği
yapıyor. Örneğin, Giuseppe Verdi’nin meşhur Aida’sı tarihte ilk kez bu Arena’da
sergileniyor. Önemli konserlerin olduğu zamanlarda biletler aylar öncesinden
tükenmektedir. O yüzden biletler satışa sunulur sunulmaz rezerve yerinizi
cebinize koymanız gerekmekte. Çünkü biletler, neredeyse bir yıl önceden
satılıyor. Eskiden operaya giden yerliler en şık kıyafetlerle gelirlermiş
buraya. Şıklık yarışının da boy gösterdiği bir arenaymış aslında. Opera sonrası
Bra meydanında oyunla ilgili kritikler yapılır, arenadan çıkan oyuncular hep
birlikte alkışlanırmışlar. Duvarlarında Roma’daki gibi Gladyatör kanı bulunmasa
da, kapıda sizinle fotoğraf çektirebilecek Gladyatörler eksik olmamakta ;)
Bra Meydanı demişken oradan da
bahsedelim. Bra büyük, geniş anlamına gelen breit kelimesinden geliyor ki Bra
Meydanı Verona’nın en büyük meydanıdır. Bu meydan Rönesans döneminden günümüze
kadar gelen tarihi yapılara ve Verona’nın en ünlü ve değerli yapısı Arena’ya da
ev sahipliği yapıyor. Arena’nın karşısında kalan kısmında ise cafe ve
restoranlar bulunuyor. Meydan Via
Giuseppe Mazzini caddesinden Piazza Erbe meydanına da çıkmaktadır. Mazzini Caddesi aslında
19. yy’la kadar depo ve kışla ile dolu bir yer. Ancak aşırı yağmurlardan dolayı
bataklığa dönüşünce yerin tamamen mermer ile kaplanmasına karar veriliyor.
Pembe mermerler ile kaplanıyor. Verona pembe mermeri ile de meşhurdur. Trafiğe
kapatılan bu alanda artık depolar da yok. Cadde tamamen alış evriş yapacağınız
dükkanlar ile süslenmiş… Buradan Erbe Meydanına doğru geçiyorsunuz. Burası Roma
İmparatorluğu döneminde forum olarak, yani önemli işlerin görüldüğü alan olarak
kullanılırmış. Bra meydanına göre daha küçük olmasına karşın, sakin ve güzel
bir yer :) Bizi
karşılayan bir düğün davetinden dolayı burada çok zaman harcayamadık. Gelin ve
damada yürekten mutluluk dileyip, sokaklardan kaybolmak üzere iç kesimlere
doğru süzüldük… Ortaçağdan kalma bir şehir olduğundan kuleler görmeniz aşikar.
Zenginlik ve güç anlamına gelen uzun kulelerden günümüze sadece birkaç tanesi
ulaşabilmiş. Bu kulelerden en uzunu 1172 yılında Lamberti ailesi tarafından yapılan
Lamberti Kulesi’dir. Kulede 2 adet çan bulunmakta. Bunlardan Marangona yangın
çıktığında, sanatçılar için iş saatleri sona erdiğinde ve saat başı çalarken,
en büyük çan olan Rengo ise cenazelerde ve savaş zamanlarında çalınıyormuş.
Lamberti kulesine çıkmadan avlusundan geçeceğiniz Capitano Sarayı’nı da
görebilrisiniz. Yalnız her zaman açık olmadığını da belirtelim. Rotanızı,
yazının başındaki satırlar gibi kendisine çeken, Casa Di Romeo yani Romeo ve
Juliet’in evine doğru çevirdiğinizde, rengârenk kilitler ve binlerce minik kalp
içine yazılmış isimler ile süslenen duvarları göreceksiniz. Yazının başında da
dediğimiz gibi, Verona Shakespeare’in ünlü kahramanları Romeo ve Juliet ile
ünlü bir şehir. Öyle ki hiçbir yer Juliet’in evinin bahçesi kadar kalabalık
bulamazsınız. Via Cappello’da bulunan evin giriş duvarlarında artık isim
yazacak yer kalmamış. Boydan boya yazılarla dolu bu duvar önünde fotoğraf
çektiren aşıklar ile dolu. Biraz daha ilerleyince Juliet’in tarihi 13. Yüzyıla
dayanan evini görüyorsunuz. Evin bahçesinde Juliet’in heykeli var ve heykelin etrafı
inanılmaz kalabalık. Fotoğraf çektirmek isteyen insanlar kuyruk halinde.
Bremen'deki mızıkacılar gibi buradada, herkes elini heykele dokundurarak
fotoğraf çektiriyor. Juliet’in sağ göğsüne dokunmak şans getiriyormuş meğer
:)
Romeo ve Juliet'in birbirine düşman iki ailenin çocuklarının aşkını içerimesi ve ölüm ile ölümsüzleşmesi buranın en çekici efsanesi. Hikaye gerçek de olsa, kurgu da olsa yansıttığı aşk iliklere kadar
hissediliyor. Ki orada gerçek olduğuna dair söylentilerde boy gösteriyor :)
Ardından Santa Maria Kilisesi, Pietra köprüsü, San Pietro Tepesine doğru yola koyuluyorsunuz. Sokakları o kadar güzel ki, kaybolmamak içten değil. Şehir nehir
ile 2 kısma ayrıldığından köprüde bolca fotoğraf çektirip müzelere doğru yola
koyulmak kaçınılmaz oluyor…
Burası 1 günde gezilecek kadar küçük, hiç
unutulmayacak kadar özel bir şehir. Aşkın tohumlarını serpiştirmiş bir ortaçağ,
gökyüzü ile güneşini içinize seren bir Verona var burada… Bahçelerinde ve
parklarında enfes dondurması ile serinleyeceğiniz, bisikleti ile şehre dalıp,
kilise ve bazilikalarında soluklanacağınız, Romeo ve Juliet’e selam edip ardına
aşık olacağınız bir şehir…
Verona…
Tıpkı ruhunu geçmişe
kilitlenmiş güzel bir kadın… Ama kalbini şimdiye bahşetmiş aşık bir şehir…
Kapısından girdiğinize göre, şimdi sıra sizin
hikâyenizde ;)
Sevgiler!
Çok güzel anlatmışsın canım, Verona'yı gezmiştim ama keşke gezmeden evvel senin yazını okusaymışım dedim şimdi :)
YanıtlaSilCanım çok teşekkür ederim! Bakarsın beraber düşer yolumuz bu Verona efsanelerine :)
YanıtlaSilÖyLe Güzel anlatıyorsun Ki Mest olmamak elde değil Jess O çantaya sığmalıyım :) Öperim yanaklarından ....
YanıtlaSilUtandım şimdi :) Teşekkür ederim okuduğun için! Eğer birini görmeden de hissedip, yüreğini sevebiliyorsan, o kişi gerçekten özel bir insandır! Sen bavula sığ ben kalbine... Teşekkür ederim güzel arkadaş :) Asıl ben sarılıp, öperim yanaklarından! :*
SileEEEE Nerdesin nerelere gittin gezdiğin yediğin senin olsun :)) Anlatsana azcık ne yaparsın ben teşekkür ederim. Böyle hissettirdiysem sana :)))
SilŞimdi elimde kahvem Venice uçuşunu bekliyorum 😊 İstanbul a kısa bir veda yine... Çalışmaya ve gezmeye son hız devam. Sen nasılsın Mayıscım 😊
SilKoskoca İstanbulda yıl olmuş 2016 evde su yok :( delirmece dogalgaz bakım zamanı :( Mayıs kulu ise saçını başını yoluyor :) Taksime yolun düşerse inşallah beraber Çikolataları gömeriz :)) Arkadaşlarını Al al götür :)
SilDüşer tabi haftaya dönüyorum. Seninde düşerse yolun miss olur ki🤗😘
Silİnşallah diyelim o zaman tanışırız :)
Siljess nasılsın :))) GEldin mi :)
YanıtlaSilKuzu merhaba iyiyim sen nasılsın? Geldim ama tabi haftaya gideceğim. miss gibi çikolata içmeye ne dersin?
Sil2 Kasım
Mailini atarmısın :)
Silengineer.yasemin@gmail.com canim🤗
SilNasılsın :)
YanıtlaSilMayisssss sen nasılsın 🤗
YanıtlaSilSelam ;) Aşkla gittim geldim bi an Verona'ya sayenizde ;) Balayı için de idealmiş;)Sevgilerimle...
YanıtlaSilÇok teşekkür ederim guzel yorumun icin Aytül 🤗 Aslında doğru diyorsun balayı için ideal konum. Venedik e de yakın hem 😊 Sevgilerim ile...
SilMerhaba, ne kadar güzel anlatmışsınız en ince ayrıntısına kadar 😊. Gezmiş kadar oldum. İtalya hep görmek istediğim ülkelerden biri. Jüliet'in bahçesini görmeyi çok isterdim. Ben den de selam olsun, size ve Romeo ve Joliet'e 😊. Sevgilerimle.
YanıtlaSilMerhaba Zehracim 😊 çok teşekkür ederim ince yorumların için. Ne mutlu bana o hissi verebildi isem. İtalya başka. Tarifi cidden zor benim içimde :) asıl benden sevgiler. Mayıs'in en az Mayıs kadar tatlı arkadaşları ile tanışmak onur verdi bana ❤
Sil